5 Ocak 2013 Cumartesi

MEDENİ HUKUK Vize sonrası II.

IV.SINIRLI EHLİYETLİLER

#Bu kişiler aslında tam ehliyetli oldukları halde bazı sebeplerden dolayı ehliyetleri belli konularla sınırlandırılmış bulunan kişilerdir. Bu kategorideki kişiler, ergin ve temyiz kudretine sahip oldukları gibi, kısıtlı da değildirler.

Çeşitleri
#Evli kişiler ile kendilerine yasal danışman tayin edilmiş kişiler.

1.Evli Kişiler:
a)Evlat edinme: Eşler birbirinden bağımsız olarak evlat edinemezler(MKm.306)
b)Mal rejimi sözleşmesi: Eşler evliliklerinde geçerli olacak mal rejimini birlikte seçerler. (MK m.202/II)
2.Kendilerine Yasal Danışman Atanmış Kişiler:
#Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye kanunda belirlenen hallerde görüşü alınmak üzere yasal danışman atanır.
Çeşitleri:
-Oy danışmanlığı
-Yönetim danışmanlığı
-Karma danışmanlık
Yasal danışmanın görüşü alınacak işlemler:
-Dava açma ve sulh olma
-Taşınmazların alım-satımı, ayni hak kurulması, rehnedilmesi
-Kıymetli evrakın alım-satımı ve rehnedilmesi
-Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri
-Ödünç verme-alma
-Ana parayı alma
-Bağışlama
-Kambiyo taahhütü altına girme
-Kefil olma


KİŞİLİK HAKLARI

# Bir kişinin doğuştan sahip olduğu, devredilemeyen, haczedilemeyen, miras yoluyla intikal etmeyen, para ile ölçülmesi mümkün olmayan haklar, kişilik haklarıdır. 
# Kişi, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. 
# Kimse, özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlaka aykırı olarak sınırlayamaz.
ÖZELLİKLERİ 
A) Kişilik hakları manevi varlıklara ilişkindir, doğrudan doğruya ekonomik değerleri yoktur.
B) Kişilik hakları, insana insan olması sebebiyle tanınan haklardır. Bu haklar onun varlığında mevcuttur. Sahip olmak için ekstra bir şey yapılmasına gerek yoktur. 
C) Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Kişi bu hakları başkasının izni veya vesayetiyle kullanamaz, bu haklar temsili olamaz. Yani vazgeçilmesi veya devredilmesi mümkün değildir.
KİŞİLİK HAKLARININ KONUSU OLAN DEĞERLER:
a)Ad:Kişinin adı üzerindeki hakkı münferit bir kişilik hakkıdır.
b)Hayat sağlık ve vücut tamlığı:Kişinin hayatı sağlığı ve vücut tamlığı kişiliğine dahildir.Hayat hakkının en temel hakkı olduğu kuşkusuzdur.Kişinin vücut bütünlüğü de mutlak ve saygı gösterilmesi gereken değerlerden biridir.
aa)Tıbbi müdahaleler:Kişinin sağlığına kavuşmak için tedaviye rıza göstermesi,doktorun müdahalesinin hukuka aykırı olmasını engeller.Fakat tedavi ve koruma amacı olmayan tıbbın gelişmesine hizmet eden deneysel amaçlı uygulamalar hastanın üzerinde rızası olsa dahi kullanılamaz hukuka aykırı olur.Vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı aynı zamanda insan haklarının da bir parçasıdır.Bu çerçevede kişinin işkence görmesi vücut bütünlüğüne saldırı teşkil eder.Kişinin hem fiziki hem ruhi değerleri vücut bütünlüğüne dahildir.Örneğin birisini yaralamak ona hastalık geçirmek vücut bütünlüğüne saldırı olduğu gibi kişinin ruhi dengesini sarsmak da aynı anlama gelir.
bb)Organ ve doku nakli: alıcıya sağlık kazandırmak için canlıdan veya cesetten organ veya doku alınarak aktarılması üstün bir amaca hizmet ederken verici yönünden kişilik haklarına müdahale anlamına gelir.Kanun canlı kişiden organ naklini ancak hayat için zorunlu olmayan ve verilmesi halinde kişinin yaşama şansını ve yaşama biçimini etkilemeyecek organlar için mümkün kılmaktadır.Canlı kişiden organ alınması vericinin 18 yaşını doldurması ve temyiz kudretine sahip olması şartına bağlıdır.Ölüden organ alınması esas olarak onun sağlığında verdiği rızaya bağlıdır.
cc)Cinsel faaliyete ilişkin müdahaleler:
aaa)Kural olarak kişinin üreme sonucunu doğuran faaliyetlerine müdahale hukuka aykırıdır.Kişinin ancak iradesi ile bu faaliyetlerine müdahale edilerek bu faaliyetleri engellenebilir.
bbb)Cinsiyet değişikliği: Doktrinde hükmün amaca göre yorumlanarak sadece tedavi amaçlı cinsiyet değişikliğine izin verilmesi gerektiği isabetli olarak savunulmaktadır. 
c)Haysiyet ve şeref:Kişinin haysiyeti ve şerefi de genel kişilik hakkının kapsamı içindedir.Kişinin insan olmak sıfatıyla sahip olduğu bütün özellikler ve sahip olduğu diğer niteliklerin olmadığı veya eksik olduğu fikrini uyandıran ve toplumda küçük düşürmeyi hedefleyen tüm söz yazı ya da resimle yapılan beyanlar şeref ve haysiyetin ihlali niteliği taşır.Bir kişi hakkında hakaret teşkil edecek sözler söylenmesi veya saygınlığını tehlikeye düşüren doğruluğu ispat edilemeyen iddialarda bulunulması şeref ve haysiyete tecavüz teşkil eder.Asılsız ihbarlar da kişiliğe tecavüz teşkil eder.Bu kavramın çerçevesi kişinin sosyal ve mesleki konumuna bağlı olarak da değişebilmektedir.Şeref ve haysiyete saldırının o kişinin adı hedef alınarak yapılması şart değildir.Adı anılmasa dahi 3.kişiler nezdinde tanınmasını sağlayacak işaretler kullanılmış olması da şeref ve haysiyete saldırı teşkil eder.  
d)Resim ve Ses:Kişinin resmi üzerindeki hakkı da kişilik haklarına girer.Resim kavramına kişinin bir fotoğrafta filmde veya televizyonda tespit edilmesi ve gösterilmesi girdiği gibi fırça ya da kalemle yapılan resim veya karikatürleri de girer.Kişinin rızası olmadan ve menfaatine aykırı olarak bir resmin kullanılması kişilik hakkına hukuka aykırı tecavüz teşkil eder.Ancak kamuya mal olmuş kişilerin basında veya aktüalite filmlerinde haber amacı ile resimlerinin yayınlanmasında kişilik hakkına tecavüz söz konusu olmaz.Kişinin sesinin yayınlanmasında da aynı esaslar geçerlidir. 

IV)Kişiliğin korunması yolları:
A-Kişiliğin hukuki işlemle yapılan tecavüze karşı korunması:
Kimse hak ve fiil ehliyetlerinde kısmen de olsa feragat edemez.Kimse hürriyetini devredemeyeceği gibi hürriyetini kullanmayı hukuk ve ahlaka aykırı derecede kısıtlayamaz.Hükmün amacı kişilerin serbest iradeleriyle düzenleyebilecekleri hukuki işlemlerin sınırını çizmektir.
bir kişinin hak ve fiil ehliyetinden ya da sadece birinden tamamen veya kısmen feragat ettiği konusunda yapacağı hukuki işlem yükleneceği bir taahhüt batıldır. 

B-Kişiliğin tecavüze karşı korunması:
1-İlke:
Kişinin hayatı sağlığı ve vücut tamlığının şeref ve haysiyetinin resminin sesinin özel hayatının gizliliğinin sırlarının vs. hukuka aykırı tecavüze karşı korunmasından söz edilir.
2-Hukuka Aykırılık:
Bir kimsenin şahsiyetin yöneltilmiş bir tecavüz bir mutlak hakkı ihlal etmesi sebebiyle hukuka aykırı olabilir.Kişiliği korumaya yönelik her türlü hukuk kuralına aykırılık hukuka aykırılık anlamına gelir.Ancak hukuka aykırılığı kaldıracak bir sebebin varlığı failin davranışını şahsiyete hukuka aykırı davranış teşkil etmekten kurtarır.
3-Hukuka Aykırılığı kaldıracak Sebepler:
Maddede hukuka aykırılığı kaldıracak sebepler olarak şunlar belirtilmiştir:
-Mağdurun rızası
-Üstün nitelikte bir özel yar
-Üstün nitelikte bir kamu yararı
-Kanunun verdiği yetki 

a)Mağdurun rızası: Mağdurun rızası muteber olmak kadıyla haksız fiillerde genellikle hukuka aykırılığı kaldıran bir sebeptir. Kişilik hakkından genel olarak vazgeçmek veya kişilik haklarına gelebilecek her türlü saldırıya rıza verilmesi geçerli değildir. Bu rızanın geçerli olabilmesi için, 3 şartın varlığı gereklidir. 
aa)Kişilik hakkından vazgeçme iradesinin açık olarak belirtilmiş olması gereklidir.
bb)Verilen rızanın vazgeçme iradesinin öngörülebilecek şartlarda bilinçli ve serbest irade ile verilmiş olması gerekmektedir.
cc)Verilen rıza ahlaka aykırı olmamalıdır. 

b)Üstün nitelikte bir özel yarar: Üstün nitelikte bir özel yararın varlığı halinde şahsiyete tecavüz hukuka aykırı değildir.Bu üstün nitelikteki yarar bizzat mağdura ya da faile veya bir 3.şahsa ait olabilir. 
aa)Hayatının kurtulması için ameliyat edilmesi zorunluluğu bulunan kimseden cevap alınamıyorsa alınmadan ameliyatın yapılması hastanın üstün nitelikteki yararına dayanır. 
bb)Failin veya bir üçüncü şahsın üstün yararının tecavüzün hukuka aykırılığını kaldırması bu tecavüzün meşru müdafaa kapsamına girmesi halinde söz konusu olur.Hak arama hürriyeti de şahsiyete tecavüzdeki hukuka aykırılığı korunan üstün yarar sebebiyle kaldırır. Kötü niyette durum değişir.
cc)Üstün nitelikte kamu yararı bulunan hallerde de bir kimsenin şahsiyetine yapılan tecavüz hukuka aykırı değildir.Bir suçtan mahkum edilenin hapse atılması bir salgın hastalıkta aşı olma zorunluluğu bu gibi durumlardır. 
d)Kanunun verdiği yetki: Kamu makamlarının kamu hukukunu düzenleyen kanunlara dayanan yetkilerini kullanmaları bu yetkinin bir şahsın şahsiyetine tecavüzüne neden olması halinde hukuka aykırılığını kaldırır. 
KİŞİLİK HAKLARINI KORUYAN DAVALAR: 
A)SAVUNMA DAVALARI: 
# Saldırı fiilleri ile ilgili olarak açılan davalardır. Hedef, doğrudan doğruya saldırıdır. Savunma davalarının ortak özelliği, bu davaların açılabilmesi için davalının kusurlu olmasına gerek olmamasıdır. 
1.Önleme Davası:
#Halen meydana gelmemiş olmakla beraber birtakım emarelerle ileride meydana gelmesi mümkün görülen ir saldırının gerçekleşmesini önlemeyi sağlayan davalardır.
2.Saldırıya Son Verme Davası:
#Başlamış ve devam etmekte olan bir saldırıya son verilmesi için açılan davadır.
3.Tespit Davası:
#Sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitine yönelik bir davadır. Tecavüz bittikten sonra açılır.    
B)TAZMİNAT DAVALARI: 
# Bu davaların açılabilmesi için haksız fiil şartları(hukuka aykırı fiil, zarar, uygun illiyet bağı, kusur) aranır. Bu şartların oluşmaması halinde tazminat davaları açılamaz veya açılsa bile başarıyla sonuçlanamaz. 2'ye
ayrılır:
1.Maddi Tazminat Dava:   
#Kişilik haklarına karşı haksız bir saldırıda bulunulan kimsenin para ile ölçülebilen değerlerinde meydana gelen eksilmenin giderilmesini hedefleyen; daha açık anlatımla, bu saldırıdan dolayı uğramış olduğu maddi zararı karşılayan davadır.
2.Manevi Tazminat Davası
#Elem, ızdırap, üzüntü, keder gibi kişinin ruhsal aleminde meydana gelen değer eksilmeleri, manevi zarar olarak nitelendirilir ve bu zararın giderilmesi için açılan davaya manevi tazminat davası denir. 
C)VEKALETSİZ İŞ GÖRME DAVALARI:
#Kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kişiye, saldırganın haksız olarak elde ettiği kazancı talep edebilmesi imkanı taşıyan davaya denir.
D)LAKAP:
#Üçüncü kişiler tarafından keyfi olarak bir kişinin isminin yanına ilave veya onun yerine ikame olan ve o şahsı anmaya yarayan, o kişinin bir özelliğini gösteren bir kelimedir.
ADIN KORUNMASI:
#Kişiliğin korunmasıyla paralellik gösterir.
ADIN DEĞİŞTİRİLMESİ:
#Öncelikle haklı bir nedenin varlığı aranır. Başka bir değişle keyfi gerekçeler bunun için kabul edilmez. Örneğin; adının dalga geçmeye müsait olması veya göbek adının nüfus cüzdanında yer alan adının önüne geçmesi gibi haller bu konudaki haklı nedenlerdir.
#Kadının boşandığı kocasının kullanmakta bir menfaati bulunduğu ve bunu kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, hakim kocasının soyadını kullanmasına izin verebilir.Koca da koşulların değişmesi halinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.

HISIMLIK


#Kan, evlenme veya evlat edinme dolayısıyla gerçek kişiler arasında oluşan bağa hısımlık denir.

 

ÇEŞİTLERİ: 

1.KAN HISIMLIĞI

#Biri diğerinin soyundan veya ortak bir soydan gelen kişiler arsındaki bağa kan hısımlığı denir. İki çeşidi vardır.
a)Üstsoy-Altsoy hısımlığı: Biri diğerinden gelen kişiler arasında bu hısımlık vardır. Buna düz çizgi hısımlığı da denir. Örneğin; anne-baba üstsoy, çocuk ve torunlar da altsoydur. 
b)Yansoy(Civar) hısımlığı:  Biri diğerinden gelmeyip de ortak bir kökten gelen kişiler arasındaki hısımlıktır. Yan çizgi hısımlığı da denir. Örneğin; kardeşler, teyze-dayı çocukları, amca çocukları yansoydur.

2.KAYIN HISIMLIĞI 

#Kayın, evlenmeyle anlamına gelir. Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur. Evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz(MK m.18).
#Evlilik birliği sonra erdikten sonra kayın hısımlığının doğması için gerekli olan mevcut bir evlilik bulunmadığından, bundan sonra yeni bir kayın hısımlığı doğmaz. 

3.SUNİ HISIMLIK

#Evlatlık ile evlat edinen arasında evlat edinme işleminden dolayı meydana gelen bağ, suni bir bağdır ve hısımlık doğurur.(MK. m.500) 
#Ana-babaya ait olan haklar ve yükümlülükler, evlat edinene geçer.

HISIMLIĞIN ÖNEMİ
A)Kişiler Hukukunda:  
#Hiçbir dernek üyesi, dernek ile kendisi, eşi, üstsoyu ve altsoyu arasındaki bir hukuki işlem veya uyuşmazlık konusunda alınması gereken kararlarda oy kullanamaz (MK. m.82).
B)Aile Hukukunda:  
1.Evlenme Engeli:Bir kişi, herhangi bir derece sınırlaması olmaksızın altsoy-üstsoy kan/kayın hısımları ile evlenemez.
#Eski eşin çocuğuyla evlenmek hukuka aykırıdır. Boşanılan karının eski eşinden olma çocuğuyla evlenilemez.
#Üçüncü dereceye kadar yansoy kayın hısımları ile de evlenilemez.(teyze-dayı-amca çocuklarıyla evlenilmesinde hukuki açıdan bir sakınca yoktur)
#Kişi, karısından boşandıktan veya karısı öldükten sonra karısının kız kardeşi(baldızı) ile evlenebilir.
2.Nafaka Yükümlülüğü: Bir kişi yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoyuna, üstsoyuna ve kardeşlerine yardım etmekle yükümlüdür.
3.Vasinin Atanmasında Öncelik: Hısımlar, normal koşullar altında kısıtlı bir kişiye vasi tayin edileceği zaman öncelikli olarak tercih edilirler.
4.Vasiliği Kabul Etme Yükümlülüğü: Kanunda sayılan nedenlerden birinin olmaması halinde hısımlar, kendilerine yapılan vasilik teklifini kabul yükümlülüğü altındadırlar.
C)Miras Hukukunda: 
-Yasal Mirasçılar
-Tasarruf Özgürlüğü
-Resmi Vasiyetname Düzenlemeye Katılma   

 YERLEŞİM YERİ(İKAMETGAH)

#Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.
#Burada yerleşim yerine ilişkin olarak iki unsur vardır; birincisi objektif unsur:oturmak, diğeri sübjektif unsur:oturma niyeti. Niyet olmadan sadece oturmaya sakin olmak denir.
#Bir kişinin aynı zamanda birden fazla yerleşim yeri olamaz. Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz, bu durumlar da geçici yerleşim yeri olarak nitelendirilir.
#Herkesin bir yerleşim yeri olmak zorundadır.Kişinin henüz kendisine yeni bir yerleşim yeri seçmemesi, şu anda bir yerde oturuyor olmasıdır. Bu yerleşim yeri olgusu, kesin karinelere girer.
İradi Yerleşim Yeri(Asli): Sürekli kalma niyetiyle oturulan yere denir.
İtibari Yerleşim Yeri(Tali): Henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olan kimsenin halen oturduğu yer, itibari yerleşim yeri sayılır.
Yasal Yerleşim Yeri: Başka bir kişiye veya kuruma hukuki bağımlılığı olan kişilerin yerleşim yeri kanun koyucu tarafından tespit edilmiştir.Yani:
1.Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının, ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendilerine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir.
2. Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu(sulh-hukuk mahkemeleri) yerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder